18 Ekim 2010 Pazartesi

Etik Duygularımız Köreltilirken



Nedir etik duygusu?Neden çok önemlidir?Eskisi kadar önemli mi bu değerli yargı?

Bana kalırsa bir toplumun en olmazsa olmaz öğesidir etik duygusu.Yazılı değildir.Birileri kafasına göre değiştiremez ,etik duygusunu veya toplumdan topluma kalın çizgiler ile farklılıklar göstermez, etik duygusu .Ve de en önemlisi etik duygusu kişinin ahlakına göre gerçek ile yanlışı ayırt edebilme yetisini sağlar ve toplumun temel ahlak düzeyini oluşturur.

Böyle temel misyonlara sahip etik duygusu bana kalırsa.Ama farkındamısınız veya sizde aynı şeyleri hissediyormusunuz bilmiyorum , gittikçe manevi duygulardan,ahlaki ve etik değerlerden kopartılıyoruz.Bu da hayatımızın en önemli parçası konumuna gelen televizyonda verilmek istenenler ile yapılıyor her gün ,her saat.Televizyon olgusu elbette her zaman değer yargılarına hizmet etme misyonu gütmez,tıpkı kar amacı güden diğer türevleri gibi.Ama özellikle ülkemizin son zaman televizyon yayıncılığı sanki duyarsızlaştırma,etik duygusunu köreltme operasyonuna girmiş gibi.


Şiddet,cinsel istismar,bozuk aile yaşamları konulu dizilerin,programların bol olduğu bir televizyon yayıncılığı ile karşı karşıyayız.Elbette ki şiddet eğilimli bir kimseler,bozuk aile yaşamları bu ülkede mevcut değil diyemeyiz.Ancak toplumun aynası da onlar değil.Devamlı bu türden diziler yapmak,bozuk örnekleri her hafta en az 2 saat bir terapi tarzında insanların içine işlemek,maalesef ki etik ve insani değerleri kaybetme noktasına gelmiş bir toplum oluşturmakta.

Bir dizi de evlendiği insanın ailesinden biri ile yasak aşk yaşayan bir insan,diğer dizisinde tecavüzü ile konuşuluyorsa;bir spor programında bir insan seks sözcüğünü defalarca kez tekrarlamaktan çekinmiyorsa,defalarca kez insanların kimliğine,inancına laf etmiş bir insan hala program yapabiliyorsa,henüz lisedeki gençlerin okulda yaşadıkları cinsellikler bir diziye konu oluyorsa ve bu yaşananlar çok ilgi görüyor,bunları yapanlar adeta ödüllendiriliyorsa etik duygularımız köreltiliyor demektir.



Son olarak bir kez daha tekrarlamak istiyorum.Televizyon salt eğitim aracı değildir,ve televizyona günümüz koşullarında zaten böyle bir misyon yüklenemez.Ancak insanların değer yargısını korumak,kollamak kimi kurumların görevi ise bu kurumlarda görevlerini yapmalıdırlar.Çocuklara akşamın belli saatinde bulutların üzerinde hadi yatın mesajı vererek bu olmaz.Gerçek mesaj bu türden yayınlara prim vermemekle olur.Etik duygusunu kaybetmek önce çevre ile başlar sonra da aileye kadar sıçrar.Bu yüzden bireysel olarak da daha duyarlı olmak şart...

11 Ekim 2010 Pazartesi

Yanlızlık Mevsimi



Sonbaharın en kıvamında olduğu günler...Kış gelecek yavaştan bir hüzün hali...Eee, bu şartlar mevcutken şarkıda bu olur artık...Melankolik bünyelere...

Soldu bütün çiçekler
Kuşlar göç etti
Sen gittin gideli
Yalnızlık mevsimi

Yıldılzar yok artık
Güneş çoktan battı
Sen gittin gideli
Yalnızlık mevsimi

Ağlıyorum (senin için)
Ağlıyorum (sana doğru)
Sevgilim (bile bile)
Ağlıyorum ne zaman geleceksin
Sevgilim ağlıyorum

Gözümde kanlı yaşlar
Kalbimde aşk acısı
Yine geldi
Yalnızlık mevsimi