5 Ocak 2010 Salı

2010 TÜRKİYESİ (Dış Siyaset)

Olayları ,durumları,olacakları ve olmuşları kendimizce değerlendirdiğimiz yazıların bir yenisi ile daha tekrardan bu satırlardayız.2009 yılının son günlerinde yeni yıl ve beklentiler ile ilgili bir yazı yazmıştık.Fakat bu günkü yazı daha spesifik konular çerçevesinde olacak.2010 yılının bu ilk günlerinde bu senenin nasıl geçebileceğini Dünya genelinden Türkiye özeline inerek değerlendirmeye çalışacağız.

Değerlendirme yazımız 2010 Türkiyesi ise elbette ki bu coğrafyayı sadece kendi açımızdan değerlendiremeyiz.Yani Dünya konjonktüründe bu sene olabilecekler, ülkemizin nasıl bir sene geçireceğine de ışık tutacaktır.Değişimin çok ama çok hızlı yaşandığı dünyamızda,2010 senesini değerlendirirken gözleme son 20 yıllık periyotta dünyada yaşanan gelişmeler ve ülkemizin bu gelişmelere nasıl reaksiyonlar verdiği ile başlanmalıdır.Çünkü bu değişimler sadece bizi değil tüm dünyayı etkilemiştir.Nasıl etkilemesin ki?1990 yılından bu yana geçen sürede,SSCB dağılmış ve BDT kurulmuştur.Varşova Paktı dağılmıştır.Balkanlar son yıllarda çok büyük karışıklıkları ve savaşları görmüştür.Milliyetçilik akımları yükselme göstermiştir.AB olgusu artık tüm Avrupa ülkelerini içine alan bir olgu olmuştur.Ve AB genişleme politikasına hız vermiştir.Avrupa ülkeleri kendi içlerinde GLADYO tehlikesi ile tanışmıştır.NATO ve BM, ABD politikalarının hukuksal kalkanı rolüne bürünmüştür.Avrupa ve Dünyada İslamofobia olgusu ilerlemiştir.Savaşlarda kara harekatı olgusu yerini teknolojiye bırakmıştır.Nükleer silahlanma çoğalmıştır.Teknolojiyi kullanma olgusu inanılmaz bir hal almıştır.İsrail ve politikaları her geçen gün daha büyük bir rol üstlenmiştir.Ve de 2000’li yılların başından itibaren ABD odaklı savunma stratejisi ile dünya güvenlik stratejisi yeni bir boyut kazanmıştır.

Tüm bu yaşananlar dünya için ne kadar önemli ise bizim için de o kadar önemlidir.İslam ülkesi olmamız ,bu coğrafyada yaşamamız,AB hedeflerimiz ve ülke içindeki Gladyocu oluşum nasıl diğer ülkeler için politika belirlemede önemli ise bizim için de o kadar önemlidir.
Yani bunları kendi dışımızda görme ihtimalimiz söz konusu değildir.AB ile yeni senede ilişkilerimiz büyük aşamalar kat eder ve çok önemli noktalara bu sene geliriz fikri bize kalırsa gerçekçi bir fikir değildir.Ama geçen sene sonlarındaki serbest dolaşım imkanı ile ilgili haberler AB yolunda politikalarımıza yön verecek birincil konu olmalıdır.BM ,NATO ,vb. kurumlardaki üyeliklerimiz bu sene ile ilgili olarak değişmeyeceğinden; bu kurumlar da 2010 yılından önceki konumumuz ve duruşumuz aynı şekilde devam edecektir.2009 yılında söz dalaşı şeklinde geçen Türkiye-İsrail ilişkileri bu sene İsrail’in olası bir Filistin saldırısında ne hal alır bilinmez ama gerilen ilişkilerin de çok daha fazla gerilmeyeceği mevcut durumda olası gözükmektedir.Karikatür ve İslam üzerinden saldırıların olmaması durumunda Türkiye’nin Baltık ülkeleri ile olan ilişkileri de çok fazla değişmeyecektir.Son olarak bize her zaman sorun olmuş ve olacak Ermeni Sorunumuz ve Kıbrıs meselemiz de bireysel açıklamalar dışında yeni bir durum olmayacaktır.Ermeni Protokolü bu sene meyvelerini mi verir yoksa yapraklarını döker bilinmez ama geçen sene sonundaki bir yazıda değindiğimiz gibi meyvelerini verir, sözde iddialar sonuçlanır fikri çok ama çok zor bir ihtimaldir.

Evet, kendimizce Dünya üzerinden bir Türkiye değerlendirmesi yaptık, bu yazıda.Varsayımlar elbette ki temek aktör oldu.Ama dış siyasetimiz, ülkeler ile olan ticari ve siyasi anlaşmalarımız ,bizim ülke menfaatlerimiz sadece bir seneye mahsus olmadığından dış politikamız da diğer yazıda değineceğimiz iç siyasetimiz gibi çok değişkenlik gösteren bir yapıda değildir.O açıdan çok değişkenlik göstermeyen dış siyasetimizde her türlü manevrayı ülkemiz menfaatine yapabilmek olmalıdır,yeni sene de dış siyasetteki hedefimiz.Ve de umarız ki 2009 senesi ülke adına kazançlarımızın bol olduğu bir yıl olur.
ERDEM ÇETİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder