8 Nisan 2010 Perşembe

Dinlemeden Geçmeyin: Post Rock

Öyle bir tınılar kervanı ki alıp götürüyor, yerden yere vuruyor, ciğerinize çekince yakıyor, belki de acı veriyor kimi zaman. Ancak acıtmıyor post rock. Bu tarz insanı düşünmeye sevk ediyor, ne yaptım ben dedirten, hayat amacınızı, hayallerinizi, geleceğinizi ve geçmişinizi hatta ve hatta var oluşunuzu bile sorgulatabilen bir tarz. Benim için sürreal, hayal ürünü bir müzik. Müzisyenleri de hayal kahramanlarım. Onlar bu dünyadan değiller. Onlar bu gezegene ait değiller, yaptıkları müzikle bana bu mesajı veriyorlar. Tarzın avangardlığı belki de çekici geliyor insana. Her zaman yapılmamışın, denenmemişin peşinde olan biz insanlar için albenisi yüksek olan bir müzik türüdür ve reddedilecek bir teklif değil.

O kadar doğal bir melodi silsilesi ki deneysel ve doğaçlama bir tarz olduğunu düşünmek istemiyorum bazen. Çünkü her notada sanki bir yaşanmışlık ve yaşanacaklık var. Herkes hayatından bir kesiti, bir parça ile bütünleştirebilir. Hayatın fon müziği olur denilen şarkılar vardır ya hani. İşte post-rock'ta bu şarkılar mevcut. Parçaların anlamsız gelmesi dinleyenin yüzeysel düşünce yapısıyla alakalıdır. Tüm janrı depresif bulmak da yüzeyselliktir. En derin, en depresif tınılar da bile mutluluk anlatılabilir, işte böyle bir şeydir,nereye çekersen oraya götürebileceğiniz bir sevgilidir post rock...


Tavsiye ettiklerim; Worrytrain, The Caspian, This Is Your Captain Speaking, You May Die In The Desert, Youth Pictures Of Florence Henderson, The Pirate Ship Quintet, Trans Am,  Not To Reason Why, Souvenirs Young America, Precious Fathers, Gregor Samsa, And So I Watch You From Afar

Örnek sunalım...

1 yorum:

  1. yazı harika olmuş...bu yazıyı okuyanlar muhakkak yazının sonundaki şarkıları dinlemeli...yazıda da çok iyi anlatıldığı gibi bu müzik türü kendi içinde sorgulamalara neden olabilecek çok ama çok özel bir tür..

    YanıtlaSil