16 Mart 2010 Salı

NASIL BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ 4

Hızla değişen ülke gündemimiz geride bıraktığımız ay boyunca birden çok gündem maddesiyle tartışıldı ve tartışılmaya devam edecek.Balyoz eylem planı,Tekel işçilerinin 78 günlük direniş sürecinin sonlanması,bir cumhuriyet başsavcısının özel yetkili bir başka savcı tarafından tutuklanması,başbakanın medya patronlarına gazetecileri şikayet etmesi,devletin zirvesinin askeri tatbikata katılmaması bugünkü yazımızda değerlendireceğimiz gündem maddeleri olacak.

ASKERİ TATBİKAT
2 yılda bir yapılan ve ordunun kara şartlarında neler yapabileceğinin örneklerinin sergilendiği kış tatbikatı geçtiğimiz ay yapıldı.Ordunun başı konumundaki cumhurbaşkanı, başbakan ve milli savunma bakanı ise bu tatbikata katılmadılar.Nedeni ise sorulduğunda böyle gerekiyordu cevabı savunma bakanı tarafından verildi.Ancak devlet geleneği haline gelmiş;askerin ve siyasetin buluştuğu bu zirve bize kalırsa çok önemli bir birlik ve beraberlik simgesidir.Özellikle de asker-sivil geriliminin hissedildiği bir ortamda bu katılımın olması gerekliydi.Cumhurbaşkanının ise siyasetten kopmuş,tamamen üst otorite olarak orda olması isabetli olurdu, kanısı da çok da yanlış bir kanı değildir herhalde.

TEKEL İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİ
Geçtiğimiz aya dair bir diğer gündem maddesi de Tekel işçilerinin hükümet ile 4-C konusunda anlaşamaması idi.78 gün boyunca Ankara’da çadırlar kuruldu ve çok önemli bir direniş hareketi görüldü.Sonunda şimdilik de olsa Tekel işçilerinin lehine bir karar çıktı ve bu 78 günlük süreçte bitmiş oldu.Burada sorulması ve tartışılması gereken konu hükümet mi yoksa Tekel işçileri sorusu değil.Almanya’da devlet ile Lufthansa işçileri benzer bir anlaşmazlık yaşamış grev sadece 4 gün sürmüştür.Yani ortak nokta bu kadar çabuk bulunmuştur.Türkiye’de böyle bir anlaşmazlık THY ile yaşansa aradaki uyuşmazlık bu kadar sürer miydi?Temel olan ve bundan sonra tartışılması gereken Tekel tarzı kurumlarının ne kadar işler olup ,fayda getirdiğidir.Ama işçi haklarının geri planda olduğu hiçbir tutum doğru değildir.Ve ne olursa olsun destek görmemelidir.

BAŞBAKANIN MEDYA MENSUPLARI İLE SORUNLARI
Gündemin bir diğer maddesi de başbakanın medya ile olan sorunlarıydı.Aslında bu sorun yeni bir sorun değil ve sürekli yaşanmakta .Ve de bir kısım bunu diktatörlükle benzeştirmekte.Ülkemiz dışına çıkıp dünyadaki örneklerine baktığımızda İtalya’da Berlusconi medya patronlarına yazarlarınızı susturun demiyor,Berlusconi direk kanalları alıyor.Örneğin Rusya’da Putin, Fransa’ da Sarkozy böyle yaklaşımlarda bulunmaz;daha sert yaklaşımlar gösterip medya patronlarına direk müdahale de bulunurlar.Yani bugün başbakan medyayı yönlendirme noktasında her ne kadar demokrat bir yaklaşım sergilemiyorsa da Avrupa’daki örneklerine bakıldığında bu tavır aslında çık masumane.Belki de şimdilik…

BALYOZ EYLEM PLANI
Ve çok tartışılan Balyoz Eylem Planı…
Ülkemiz ve tarihimiz her zaman askere ve askerin varlığına güven duymuştur.Ülke geleneğimiz asker kültürünü kutsal saymıştır.Darbeler bile bu güvene , bu kutsallığa engel olamamıştır.Fakat son zamanlarda askerin yargılanması,asker içindeki görevini kötüye kullanan yetkililerin varlığı askerin de tartışılmasını sağlamıştır.Ve bu olaylar yeni bir sürecinde başladığına kanıttır.Bu yaşananlar demilitarizasyon ise bu ülke için, bireyler için çok tehlikelidir.Ama yeni süreç birçok açıdan teminatımız olarak gördüğümüz kurumun da içini yeniliyorsa ,bu süreçten sadece misyonunun gereklerini yapan, çağdaş bir vizyonla kendini yenileyen bir kurum çıkarsa elbette ki bundan en çok güvencemiz olan ordumuz karlı çıkar.
Burada diğer bir kritik konuda siyasi iradenin bu olayda ne kadar gerçekçi olduğudur.Bilindiği üzere siyasi irade bu türden darbe planlarına karşı olduğunu her seferinde yinelemekte.Ama 12 Eylül gibi bir gerçek ortadayken o zaman darbe yapanlar neden konuşulmamakta bile? Demokrasi adına binlerce insana yapılanlar ,halk iradesinin geride bırakıldığı o günlerin sorumluları neden göz ardı edilmekte?Eğer siyasi iktidar bu olayda samimiyse 12 Eylül sorumlularının da gün ışığına çıkartılmasına yardımcı olmalıdır.
Son olarak Yunanistan,İspanya gibi darbe kültürüne hiç de uzak olmayan ülkelerde bile ekonomi bu kadar kötüyken ve iç huzursuzluk had safhada iken darbe söylemleri hiçbir şekilde yapılmamakta.Çünkü 4.sınıf Afrika ülkeleri dışında darbe dönemleri bitmiştir.Darbe zihniyeti artık tükenmiş bir zihniyettir.O yüzden hala bu zihniyete sahip olan kişilerin tasfiyesi ordu içinde kazanç olacaktır.

BAŞSAVCININ TUTUKLANMASI
Bilindiği üzere Erzincan başsavcısı İlhan Cihaner,Erzurum özel yetkili savıcısı Osman Şanal tarafından evi aranıp sonrada tutuklanmıştır.Bu olay da cumhuriyet tarihimizde bir ilk olarak kayıtlara geçmiştir.Tutuklamanın hemen ardından Osman Şanal da HSYK tarafından suçlu bulunmuş ve yetkileri elinden alınmıştır.Ancak bu olayda gözlerden kaçan ve akıllarda soru işaretleri bırakan olay şudur:HSYK savcıyı suçlu bulup yetkilerinin tamamını kaldırınca hükümet kanadı kararı hukuka aykırı olarak nitelendirmiş,adil yargıyı etkilemeye yönelik bir teşebbüs olduğu belirtmişti.Ancak bir süre önce yargıtaydaki 33 boş koltuk için 8 ay boyunca seçim yapılamaımıştı.Bununda nedeni adalet bakanının HSYK ile olan sorunları sebebiyle toplantılara katılmaması idi.Müsteşarı bile katılsa bu toplantılar yapılabilecekken aylarca bu toplantılar yapılamamıştı.Ancak son olayda müsteşar toplantıya katılmış ama oylamaya katılmamıştır.Bununda izahı bu toplantı yapılsın karar alınsın demektir.Her ne kadar tarafsız olduğunu iddia edip toplantıyı terk etse de katılımı kararın alınmasına yardımcı olmuştur, müsteşarın.Yani iktidar tarafından çok eleştirilen bu konuda iktidar,bakanın müsteşarı vasıtası ile otomatikmen kararın alınmasına katkıda bulunmuştur.Buda hükümetin bu olaya örtülü de olsa destek vermesidir.
Madem bu kadar yanlış olduğu düşünülen bir karar ortada neden hükümet bu olaya eleştirmesine rağmen destek vermiştir?Tutarsızlık ve danışıklı dövüşe açık örnek olan bu karar önümüzdeki süreçte de tartışılacaktır,hiç şüphesiz.

İşte böyle garip olayların yaşandığı ,tutarsızlıklarla dolu eylemlerin olduğu bir ayı daha geride bıraktı,Türkiye.Bakalım önümüzdeki ay nelere şaşıp nelerin üstünün örtüldüğüne şahit olacağız.
ERDEM ÇETİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder